4 Ocak 2017 Çarşamba

Namık Kemal ve Osmanlıcılık

  Osmanlıcılık düşünce akımı, Osmanlı Devleti'nde 19. yüzyılda ortaya çıkan, Osmanlı'da yaşayan ve Osmanlı Devleti vatandaşı olan her bireyi; milletine, diline veya dinine bakılmaksızın eşit kabul eden bir akımdır.

  Dünya üzerinde birçok milleti etkileyen, çok uluslu imparatorlukların çöküşünü hızlandıran, ulus devleti anlayışını üstün kılan olay 1789 yılında gerçekleşen Fransız İhtilali'dir. Fransız İhtilali ile birlikte farklı etnik kökene sahip bütün milletler ister istemez bir bağımsızlık arayışına girişmişlerdir. 18. yüzyılda içerisinde Yunan, Rum, Makedon, Bulgar, Türk gibi değişik etnik kökenden milletleri bir arada bulunduran Osmanlı Devleti bu durumdan olumsuz etkilenmiştir. Zira Osmanlı Devleti içerisinde barınan çoğu millet, milliyetçilik düşüncesine kapılmıştır. Bununla beraber, Osmanlı Devleti'nde bağımsızlık ve milliyetçilik düşüncesine en geç kapılan milletlerden birisi Türk Milletidir. Osmanlı Devleti başta olmak üzere çoğu Osmanlı Devleti aydınları da ilk olarak Türk milliyetçiliğinden ziyade Osmanlıcılık düşüncesini benimseyip, imparatorluğu bir arada ve ayakta tutmaya çabalamıştır.

  Osmanlıcılığın ilk temsilcilerinden olan Osmanlı Devleti padişahı II. Mahmut, ''Ben halkımdan müslüman olanını camide, hristiyan olanını kilisede, musevi olanını sinagogda görmek isterim.'' deyip Osmanlı İmparatorluğu'nu bütün uluslarıyla bir arada tutmaya çalışmıştır. Bu çaba o dönemin şartları içerisinde değerlendirildiğinde haklı görülmekle beraber, ortak etnik kökenden gelmeyen insanlarla bir ''Osmanlı Milleti'' yaratmaya çalışmak yersiz bir çaba olmuştur.

  19. yüzyıl Osmanlı aydını, vatan şairi Namık Kemal, Osmanlıcılık fikrinin en büyük destekçisidir. Onun eserlerinde -sanılanın aksine- savunulan Osmanlı milliyetçiliğidir. Bu düşünceleriyle birçok kesimi etkilemiş, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'e de rehber olmuştur.
  Namık Kemal'in ünlü şiirlerinden olan Hürriyet Kasidesi, büyük bir vatan sevgisi ve milliyetçilik anlayışı ile yazılmıştır. Bir beyitinde;
''Biz ol nesl-i kerîm-i dûde-i Osmâniyânız kim
Muhammerdir serâpâ mâyemiz hûn-ı hamiyetten''
diyen Namık Kemal, Osmanlı soyunu yüceltmekte ve övmektedir. Bu beyitten hareketle ondaki vatan aşkını ve sevgisini en derin şekliyle görmekte ve anlamaktayız.

  Keza sahnelenen ilk Türk tiyatrosu olma özelliği taşıyan ve sahnelenmeye başlanmasından yasaklanana kadar geçen sürede yüzlerce kez sahnelenen ''Vatan Yahut Silistre'' adlı yapıtında Namık Kemal, Silistre Kalesi'nin düşmana karşı nasıl savunulduğunu anlatmaktadır. Eserde başkahraman olarak yer alan İslam Bey, vatani değerlerini her şeyden üstün tutmakta ve vatanı için tehlikeye atılmaktan çekinmemektedir. O dönemde yazılan yapıtların okuyucuyu eğitmek için yazıldığı düşünülürse, Namık Kemal'in okuyucuya ve izleyiciye vermek istediği mesaj açıktır. Kaldı ki bu mesaj gerek o dönemin  okuyucu ve izleyicileri, gerekse ilerleyen dönemlerin okuyucu ve izleyicileri tarafından tam manasıyla anlaşılmıştır.

  Namık Kemal'in bir diğer yapıtı, ilk tarihi roman olma özelliği taşıyan ''Cezmi''de ise Türk-İran savaşlarında yer alan, vatanına milletine son derece bağlı, şiir yazan bir genci görmekteyiz. Eserlerindeki bu tarz örnekler Namık Kemal'deki vatan sevgisini bize göstermekte ve vatanımıza karşı sorumluluklarımızı iyice kavratmaktadır. Namık Kemal eserleri aracılığıyla insanlara kendisinde olan vatan sevgisini haykırmıştır. Vatandan kasıt ise Osmanlı Devleti'dir. Bu bağlamda Namık Kemal'in eserlerine bakarak, Fransız İhtilali'nin 19. yüzyıl Osmanlı aydınına ''Osmanlı Milliyetçiliği'' olarak yansıdığı kanısını çıkartabiliriz. 

  Son olarak, Türk Milliyetçiliği'nin fikir babası görülen Ziya Gökalp gibi, Osmanlıcılığın da en büyük temsilcisi Namık Kemal'dir. Fikirleriyle birçok nesle vatan, millet aşkını aktarmıştır. Atatürk dahi kendisinden etkilenmiş, ve Milli Mücadele fitilini Namık Kemal'deki gibi son derece yüce vatani duygularla ateşlemiştir. Namık Kemal'in fikirlerinin Milli Mücadele'ye olan katkısını Atatürk şu sözleriyle özetlemiştir:
''Vatanın kurtuluşu ve istiklâli için ölmeyi bugünkü nesle Namık Kemal öğretti. Harbiye senelerinde siyaset fikirleri baş gösterdi. Namık Kemal’den gelen sesin büyüsüne kapılmıştık. Bu ses ruhumuzu şimşek gibi sarsıyor, bu ses şimdiye dek okuduğum şiirlerdeki hiçbir sese benzemiyordu. Namık Kemal’in yiğit sesi, önümde bambaşka bir ufkun açılmasına yol açıyordu.”




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kusura Bakmayın Beyler, Bizim Sevdiğimiz Game of Thrones Bu Değildi

UYARI: Bu yazı dizinin 7.sezon 6.bölüme kadar olan kısımlarıyla ilgili ciddi spoiler içermektedir. Biz Game of Thrones'in ger...